Geçen gün genç bir arkadaşım iki buçuk yaşındaki oğlunun mavi t-shirt tercihini anlattı. Anne beyaz giymesi konusunda ısrar ederken ufaklık maviyi giymek istemiş. Anne ısrar edince ağlamaya başlamış. Buna benzer tercihler konusunda sürekli problem yaşadıklarını söyledi. İnsanlar neden tercihlerde bulunur? Giysi konusunda rahat ettiklerini tercih ederler. Bazen belirli bir rengi beğeniriz ama giydiğimiz zaman rahatsız oluruz. Farkına varmadan bir renk bizim en sevdiğimiz renk olarak ömür boyu devam eder. Onlara bir şey almak istediğimizde eğer sevdiği bir renk bir şey alınırsa her zaman mutlu olurlar.
Aynı şey yiyecekler içinde de geçerlidir. Tat tercihi bireyden bireye değişir. Kimi tuzlu kimi tatlı sever. Kimi bazı sebzeleri hiç ağzına koymadığını söyler. Hayatımızın ilk günlerinde anne sütünün bebek tarafından sevildiğini sebze çorbası gibi farklı gıdalara geçildiğinde rahatsızlık yaşandığını biliriz. Tatları farkına varmamız çok erken başlar ve tercihlerimiz gelişir. “Mutlaka Brokoli yemeli” diyen bir annenin çocuğu o sebzeyi sevmeyebilir. Tercihini başka bir sebze yönünde kullanan çocuğu zorlamamamız gerekiyor.
Oyuncak seçiminde de benzer durumlar olabilir. Zihinsel gelişimi hızlandırmak üzere dizayn edilmiş birçok hazır oyuncak varken çocuk oyun hamuru ile oynamayı tercih edebilir. Ya da küpleri üst üste dizmesi beklenirken o yan yana dizmeyi tercih edebilir. Verdiğim örneklere bakıldığında “o anlamaz”, “ben onu için en doğrusunu yapıyorum” sözcüklerinin ne kadar yanlış olduğunu anlayabilirsiniz. Çocuğunuz erken yaşta olsa da bir birey olduğunu unutmayalım.
Çocukla karşı karşıya kalmak güzel bir durum değil. O yeterince güçsüz ve duygularını belli etmede yeterince sözcük sahibi olmadığından anneler, “ben kazandım çünkü en iyisini ben bilirim” anlayışından uzaklaşmak zorundalar. Tabii bu arada annelerin çocuğun hangi rengi sevdiği, hangi giyside daha rahat ettiğini, hangi yiyeceği diğerine tercih ettiğini, hangi tür oyuncak ya da oyun malzemesi ile uzun süre vakit geçirdiğini bilmesi çok önemli. Bir danışanım “biliyor musunuz annem benim ne renk sevdiğimi bile bilmez” diyerek bu konuda sorununu dile getirmişti.
Kim neyi ne kadar seviyor? Eşimiz en çok neden hoşlanır? Hangi mimik ya da jest babamızın, çocuğumuzun hoşuna gider? Bunları biliyor muyuz? Zaman zaman bizi anlamadıklarından yakınırız. Bizim beklediklerimizi yakınlarımız da bekler hele çocuklarımız daha iyi anlaşılmaları gereken oldukça kırılgan varlıklardır.
Uzm. Prof. Dr. Emine Zinnur Kılıç’ın “Her Çocuk Farklı Özelliklerle Dünyaya Gelir” yazısını da okumanızı tavsiye ederiz.
Her şeyde olduğu gibi bu tür farkındalıkları abartmamamız gerekir. Geçen gün bir restoranda en fazla üç yaşında olan bir çocuğa annesi “nerede oturmak istersin?” diye sordu. Tüm iskemleler boştu ve çocuk tercih yapamadı. Bu kadar karmaşık bir seçimin üstesinden gelmek elbette onun için zordu. Çocuk birbirinin aynı olan iskemlelerin hepsine çıktı oturdu, indi en sonunda anne birini seç artık diye biraz sesini yükseltti. Erken yaştaki bir çocuğun seçim yapması elbette söz konusu ama karmaşık durumlarla karşılaşmaması gerekli, ılımlı bir zorlukta zihninin elverdiği biçimde seçim yapabilmesi için zemin hazırlamak gerekiyor. Çocuklar ancak aşina oldukları ve karmaşık olmayan durumları algılayabiliyor. Örneğin aşina olmadığı oldukça karmaşık bir çizgi filmi açtığınızda hiç ilgisini çekmeyecek, daha basit bir çizgi filmler grubu arasında seçim yapabilmesi için sizi zorlayacaktır.
Sevgili anneler, yukarıda da ifade ettiğim gibi ister bebek ister erken çocukluk yaşayan miniklerin sizden çok farklı bir birey olduğunu unutmayalım. Her bireyi biricik olarak kabul edersek onların isteklerine dikkat etmemiz gerekmektedir.
Başarılı bir şekilde güncellendi
Başarılı bir şekilde silindi
İşleminiz gerçekleştirilirken hata oluştu.