Okul öncesi dönemde en sık karşılaşılan konuşma bozukluklarından olan “Akıcı Konuşma Bozukluğu” daha bilinen adıyla kekemelik; çocuğun yaşı ve dil becerisi açısından uygun olmayan, konuşmanın olağan akıcılığında ve zamanlama örüntüsünde bozukluklara neden olan ses ya da hece uzatmaları ve yinelemeler olarak tanımlanabilir. Sıklıkla 2-4 yaş arası dönemde başlar. Başlangıcında aileler zaman zaman bir tetikleyici olay (yoğun korku veya heyecana sebep olan bir olay…) fark etseler de, her zaman bir tetikleyici olay olması gerekmez. Olguların çoğunluğu kendiliğinden düzelme eğilimindedir.
Kekemeliğin sürmesi açısından ailede kekemelik öyküsünün varlığı ve erkek cinsiyet risk faktörleri arasında sayılmakla birlikte; hangi çocukta kekemeliğin kendiliğinden geçeceği hangisinde ileriki hayatta sürebileceği kesin olarak söylenemez. Aileler, detaylı bir değerlendirme için mutlaka bir çocuk-ergen psikiyatristine başvurmalıdırlar. Çocukluk çağında Akıcı Konuşma Bozukluğu’na (Kekemelik) pek çok belirti ve bozukluğun eşlik edebileceği unutulmamalıdır; kaygı bozuklukları, uyum bozuklukları, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, tik bozuklukları bunlardan bazılarıdır.
Duygu yoğunluğu yüksek olan, fiziksel ve duygusal açıdan stresli durumlar çocuğun konuşurken olan takılmalarını artırır. Çok heyecanlı olma, çok sevinçli olma, üzgün olma, korkma, fiziksel bir hastalık / enfeksiyon geçirme, uykusuz olma… gibi pek çok etmenin bu konuda rol oynayabileceği akılda tutulmalıdır. Her ne kadar takılmalar anne-babalar için çok korkutucu olsa da, çocuklar başlarda bu takılmaları fark etmezler. Zaman içinde çevrenin verdiği tepkiye göre takılmalara anlam yüklerler. Bu süreçte ailelerin doğru davranmaları, hem çocuğun takılmalarının sıklığı ve şiddeti açısından; hem de çocuğun psikiyatrik iyilik hali, sağlıklı özgüven geliştirme süreci açısından büyük önem taşımaktadır.
● Ailelerin öncelikle yapması gereken sakin olmaktır. Çocuğunuz konuşurken takıldığında bunun çocukların bu yaş döneminde sıkça başına gelebilen bir durum olduğunu kendinize hatırlatın, panik yapmayın.
● Konuşurken çocuğunuzu acele ettirmeyin. “Hadi hadi” demeyin, çocuğunuzun sözünü kesmeyin, cümlesini tamamlamayın. Sabırla sözünü bitirmesini bekleyin.
● Kendi aranızda -çocuğunuzun görmediğini varsayarak- işaretlerle veya sözel olarak takılmasına dair imalarda bulunmayın. Sosyal ortamlarınızda çocuğunuzun kekemeliğini sohbet konusu haline getirmeyin.
● Çocuğunuzu istemediği halde konuşması için zorlamayın. Ona yardımcı olacağını düşünseniz bile “sakin konuş”, “takıldın, baştan başla” gibi direktifler vermeyin. Onu konuşmaya dahil edebilir, ilgilendiği bir konuda konuşma açabilir, ona soru sorabilirsiniz; katılım gösterdiğinde mutlaka ilgili bir şekilde dinleyin ve geri bildirim verin.
● Evdeki konuşma hızınızı düşürün. Biz yetişkinler bazen hiç farkına varmasak da, günlük karmaşada hızlı konuşma eğiliminde oluyoruz. Ev içinde hem kendi aranızda, hem çocuğunuzla konuşurken ve ona kitap okurken daha yavaş, sakin ve tane tane konuşmaya özen gösterin.
Bu önerilere uyarak çocuğunuzu ve konuşmasını takip edin; çocuğunuzun takılmalarında artış oluyorsa, çocuğunuzda davranış değişiklikleri gözlemliyorsanız sorununuzla ilgili olarak en kısa ve en uygun zamanda bir çocuk psikiyatrisi uzmanına başvurun.
Başarılı bir şekilde güncellendi
Başarılı bir şekilde silindi
İşleminiz gerçekleştirilirken hata oluştu.