Muhteşem Bir Başarı Hikayesi: Edirne’den Kaliforniya’ya
Ben Muratcan Çiçek, 6 Kasım 1993 Edirne’de dünyaya gelmişim. Keşan’da yaşayan ailem, iki aylıkken Cerabrel Palsy olduğumu fark etmiş ve tedavim ve rehabilitasyonum için beni altı yaşıma kadar çeşitli şehirlere taşımış. Bu durum ailemi maddi ve manevi olarak yıpratmış olsa da hastalığımda belirli bir gelişme sağlandığını söyleyebilirim. Hâlen ağır engelli sayılsam da çocukken aldığım bu tedaviler sayesinde oturabiliyor, zor da olsa konuşabiliyorum. Eğitimime çok önem veren ailem 7 yaşıma geldiğimde devlet tarafından standart okullarda eğitim görebileceğime dair bir belge de almıştı. Ancak kayıt için başvuru yaptığımız okulun müdürü keyfi bir tutumla beni okula almamıştı. Bu ben ve ailem için oldukça üzücü bir durumdu. Annem o yıl kendi imkânlarıyla bana okumayı ve temel matematiği öğretti. Bana bolca kitap alıyor, bilgi seviyemi artırmaya çalıyordu. 9 yaşıma geldiğimde babamı akciğer kanseri nedeniyle kaybettim. Bu durum annemi dar bir gelirle hem bana bakmak hem de ailemizin bütün yükünü omuzlamak zorunda bıraktı.
Tüm olumsuzluklar arasında devlet, annemi tekrar okula yönlendirdi ve sonuç olarak reddedildiğim okula kaydolabildim. Bilgi seviyem yeterli olduğundan eğitimime üçüncü sınıftan başladım. Yine de yaşıtlarımdan iki sınıf alttaydım. Bu durum beni çok etkiledi ve o zaman kendi kendime bir günbaşarılarım ile ulusal medyada haber olacağıma dair biraz da çocukça bir hedef koydum. İki yıl sonra şehrimizde yapılan beş farklı seviye belirleme sınavında da birinci oldum ve yerel basına haber olarak Hedefimin ilk aşamasını gerçekleştirmiş oldum. İlerleyen yıllarda daha geniş çaplı sınavlara girip ulusal dereceler elde ettim ve bu başarımdan ötürü ulusal televizyon kanallarında haberim yapıldı. Nihayet çocukluk Hedefime ulaşmıştım ancak bu yeterli değildi. Bir sonraki yıl liseye başladım, ikinci yılımda Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK)’ın düzenlediği Araştırma Projeleri Yarışması’nda tarih alanında derece elde ettim. Sonraki iki yılda aynı yarışmaya farklı dallarda katıldım. Bu sırada kendim için en uygun mesleği araştırıyordum. Engelim nedeniyle yapabildiği tek şey bilgisayar kullanmaktı. Ben de bilgisayar kullanarak üretebileceğim en yüksek değeri araştırdım ve yazılım üretebileceğimi düşündüm ve hemen kendimi C ve C++ dillerinde geliştirmeye başladım. O yıl yine TÜBİTAK’ın düzenlediği “Ulusal Bilgisayar Olimpiyatlarına” katıldım ancak ilgili kurum, sınav sırasında engelime uygun bir ortam sağlamadığı için ciddi bir başarısızlık aldım. Bu üzücü durum beni daha da kamçılamıştı.
O sırada lisede edebiyat ağırlık bir eğitim alırken bilgisayar mühendisi olmayı amaç edindim. Eğitim sistemimizde katılık yüzünden şansım imkânsıza yakındı. Neler yapabileceğimi düşünürken Özyeğin Üniversitesi’nin “Bilgisayar Oyun Atölyesi 5” isimli bir etkinlik düzenlediğini öğrendim. Başvuruda bulundum, binden fazla öğrenci arasında ilk yirmi beş kişiden biri olarak etkinliğe çağrıldım. Processing gibi hiç bilmediğim bir programlama dilinde 36 saat gibi kısa bir sürede oyun yazmam gerekiyordu. Pong türevi bir oyun yazarak yarışmayı ve aynı Üniversitede Bilgisayar Mühendisliği bursu kazandım. Ne var ki yine eğitim sistemimize takıldım, kazandığım bursu kullanabilmem için daha önce hiç görmediğim fen derslerinden sınava girmem gerekiyordu. İki ay gibi kısa bir sürede, kendi imkânlarımla dört yıllık fen müfredatına çalışıp sınava girdim. Sınav sırasında engelime uygun koşullar yine tam sağlanması için birçok devlet kurumunda günlerce mücadele verdim, ilk sınavda sorun yaşamama rağmen sınavlardan gerekli dereceyi elde ederek Özyeğin Üniversitesi’nin bilgisayar mühendisliği bölümün girme hakkı kazanmış oldum. Ülkemiz koşullarında engelli bir öğrencinin böylesi bir okul kazanması büyük bir başarıydı. Birçok ulusal kanal bu başarımı haberlerine taşıdı ve ülkemizi en çok okunan gazetelerinden biri olan Hürriyet bu haberi manşet yaptı.
Özyeğin Üniversitesi gerçekten bana kucak açtı ve benim için gerekli bütün
fiziksel erişilebilirliği sağladı. Bu imkânlarla tamamen İngilizce ve dünya
seviyesinde bir bilgisayar mühendisliği (Computer Science) eğitimi
alabildim. Aynı süre zarfında Fiba Holding’in kampüsteki ofisinde part-time
çalışarak harçlığımı çıkartmıştım. Ayrıca yine okulum sayesinde Credit
Europe Bank Amsterdam’da ve Argela gibi önemli şirketlerde stajlar yaparak
kariyerimi hızlıca ilerlettim. Özyeğin’deki eğitimim sırasında 6. Dönemimi
Exchange öğrencisi olarak Oregon State University, Amerika’da okudum. Ben
Amerika’dayken Türkcell ile yürüttüğümüz proje kapsamında Apple, Facebook,
Google gibi en büyük teknoloji şirketlerin Silikon Vadisi’ndeki
merkezlerini ve Stanford Üniversitesi’ni inceleme fırsatı buldum. Buralarda
önemli kişilerle görüşmeler yaparak projelerimi onlara da sunmuş oldum.
Genel olarak Kaliforniya beni ve annemi çok fazla etkiledi ve yakın
geleceğim ile ilgili planlarımın büyük ölçüde şekillenmesini sağladı.
Özyeğin Üniversitesi’ndeki son sınıfıma başlarken “Google EMEA Students
with Disabilities Scholarship 2016” programına yaptığı başvuru olumlu
sonuçlandığını öğrendim. Google’ın engelli öğrenciler için sağladığı 7.000
Euro tutarındaki bu eğitim bursu Avrupa’da 7 yıldır veriliyor ve Bilgisayar
Bilimleri alanında eğitim gören başvuru sahipleri, akademik geçmiş,
liderlik becerileri ve gösterdikleri tutkuya göre değerlendiriliyor. Her
çok Avrupa’nın en prestijli okullarından az sayıdaki öğrenciye verilen bu
bursu kazanan ilk Türk öğrenci olarak ülkem ve okulumu bu programda temsil
etmiş olmaktan gerçekten gurur duymuştum. 2017’de ise bütün zorluklara
rağmen girebildiğim bilgisayar mühendisliği bölümünü bölüm birincisi olarak
tamamladım, zamanında birilerinin sırf engelli diye ilkokula almak
istemediği çocuk artık bir mühendisti. Hatta Oregon’da almaya başladığım ve
Özyeğin’de devam ettiğim yapay zekâ dersleri sayesinde daha mezun olmadan
Türkiye’deki en başarılı teknoloji şirketlerinden GittiGidiyor ve
Türkcell’de eş zamanlı olarak işe başlamıştım.
Türkiye’de hızlı başladığım kariyerime yurt dışında devam etmeyi çok
istiyordum ve bunun için Amerika’daki birçok okula doktora başvurusunda
bulunmuştum. University of California, Santa Cruz’dan bir hoca benimle
çalışmak istediğini belirtti, bu sayede okula kabul almış oldum. Daha önce
ziyaret ettiğimiz ve annemin çok sevdiği Santa Cruz’a bu kez uzun süreli
kalmak için taşınmamız gerekti. Kampüs içerisinde bir ev kiraladık ve
okulun sağladığı burs ile Kaliforniya’daki ilk yılımızı geçirmiş olduk.
2018 yazını ise Silikon Vadisi’nin köklü şirketlerinden eBay’de staj
yaparak geçirip bütçemizi dengelemiş oldum. Son iki yaz ise Google’da staj
yapma fırsatı buldum. Doktora tezim ve bu stajlar sürecinde benim ellerini
kontrol edemeyen fiziksel engelliler için yazılımlar geliştiriyorum. Yapay
zekâ kullanarak geliştirdiğim bu projeleri bilimsel kriterler ile diğer
engelli bireylere denetiyorum. Yaptığım çalışmaların ayrıca akademik
niteliği de bulunuyor ve uluslararası konferanslara davet ediliyorum.
Meselâ Hocam, eBay’deki projem Fast Company’nin dünya çapında düzenlediği
“Dünya’yı Değiştirecek Fikirler” yarışmasızda Yapay Zekâ kategorisinde
finalist olarak seçildi. Google’daki projem ise Uluslararası
Erişilebilirlik Teknolojileri Konferansı (ASSETS2020) kapsamında yayınladı.
Bu konferansa sadece Dünya’daki en prestijli erişilebilirlik projeleri
katılmaktadır, orada gösterdiğim başarı ile kendimi uluslararası alanda
erişilebilirlik için çalışan engelli bir birey olarak kanıtlamış oldum.
Yine bu yıl Google beni Ph.D. Fellowship bursuna layık gördü, her yıl
Amerika’da sadece 50 doktora öğrencisine verilen bu burs 3 yıllık bütün
eğitim ihtiyaçlarımı karşılamakla birlikte akademik başarımın adeta
tescilidir.
Özellikle bu yıl COVID-19 nedeniyle her ülke gibi Türkiye’nin de uzaktan
eğitime geçmek zorunda kalmasını beni ülkemizdeki engelli kardeşlerim için endişelendiriyor. Online eğitim her ne kadar onlar için
bir avantaj gibi gözükse de ben mevcut bilgisayar ve tabletlerin onlara
uygun tasarlamadığı, derslerini takip edebilmek için başkalarının
bilgisayarı ayarlamasına muhtaç olduklarının farkındayım. Çok yakında
Silikon Vadisi’ndeki deneyimlerimi Türkiye’ye aktarıp ülkemizdeki engelli
bireyleri teknolojiye gerçekten özgürce eriştirecek bir atılımım olacak. Bu
sayede tıpkı annemin hiçbir engel tanımayıp benim eğitimim için verdiği
mücadele gibi ben de diğer bireylerin eğitimlerinin önündeki engelleri
kaldıracağım ve onların da benim gibi fiziksel olarak ayağa kalkamasalar
bile manevi olarak kendi ayakları üzerinde durmalarına imkân sağlamış
olacağım.
Muratcan Çiçek